Bir pencere ki dünyanın dar odası;
Tanıştırıyor ömre unuttuğu ayıpları
Dik başlı nefsi temizlenirken izniyle hayatları
Kişinin kıymeti dilinin altında gizlidir;
Kaleminin ucunda bakıp da göremedikleri
Gençlikte ne söyleyeyim diye düşünmeleri
Niçin söyledim diye de sonunda pişmanlıkları
Ah yok mu şu nefsi emare makam
Bazen iç burkan bazen de ümit veren
Cüz i iken külli hakikatler barındıran
Binlerce hasrete ve hayrete çakılı kalan
Kimi zaman mertebesinde cür'etkâr
Kimi zamansa gayretsiz beklemeyi tercih eden
Hakikat ateşiyle yüzleşmelerle derecelendiren
Onu aramak demek aynı gök kubbenin altında;
Hem tefekkür hem tebessümle tamamlanmak
Kendini levmedip sorguya çekmek
Cenab-ı Hak kapısında gafil kimseleriz
'Bu samimiyetler mazhariyetler lütfeden ilhamlar...'
Bunun farkında değildir sebep olabilecekler
Düşüncelere sevk edip haramlarla kirletmeler
Günahkar çıkarız bu emmarelerde maazallah…
Tövbe, istiğfar sofrası bu Azizim;
Görüp de ayıplanmayı ihmal ettiğimiz
Harama nazar ettiği zaman seruma koşar gibi
Kıymetini bilmediğimiz nice yaka paça olup hesaplaşmalar
Bozmamak, yıkmamak, parçalanmamak adına
Günah ile kirletilmiş olsak da
Allah'ın rahmetinin ümidi içinde yaşarız
Seçkin, saf, temiz halimiz…
Nefs-i levvamede mi yoksa nefs-i emmarede mi
Şerrinden emin oluncaya kadar
İnsan kendini ne kadar biliyor ki yargılayabilsin
Öylesine üzgünüz geçmişi saklarken
Gücenik bir boşluk her zerremiz
Güvenceye kavuşmayı isteriz
------
Kendi ruhumuzda
Dudak uçlarımızda
------
Dilediğimiz gibi hükmeder dizginleriz
Gem ile itaat altına alınıp boyun eğeriz
Farkına varıp onu tahkir bile edip küçülürüz
Doyuma ulaşmış ayıbımız derim
Günahlardan arınmış niyazda varlığımız
Çok şükür nefsimiz terbiyeden geçiyor
Bu imtihan dünyasında inşallah son durağımız
Seçkin kulların arasına karışmış rıza makamımızdır
(Nefsin yedi mertebesinden söz ediliyor da biz neresindeyiz...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder