Unutulmuş bir maziyi eşeleyerek
Gecenin kalbine saplanmış bir hançer
Kaderine lanet okuduğu anın resmedildiği bir mekan
İçine düştüğüm fırtına grisi bir tuval
...........
Erguvan ağaçlarıyla bezenmiş caddeye bakıyorum
Boyaları dökülmeye yüz tutmuş evlerin balkonları
Can sıkıntılarını gidermek için
Sohbet eden esmer tenli kadınlar...
Hırpani kılıklı hamallar
Yaşam mücadelesinin kırılgan halkası içinde
Çok şey mi birikmiş şaşkınlık etrafı gizlerken
İte kaka ilerlemeye çabalarken
Sırtlarındaki ağır yük
Her adımda mutlaka birisiyle çarpışırken
Bir an önce kurtulmak istercesine hızlı adımlar...
Az ötede şuh bir edayla yürümekte
Güzel bir kadının bakışları kesişiyor
İşveli bir tebessüm gönderirken
İşe yarar bir şeyler bulmaya çalışıyor
Yüzüne yayılıyor ifadesi sarsılmaz bir güven...
Ya arsız gülümsemenin ardına gizlenen şu adam
Yıllardır sekteye uğramadan
Devam eder ya bu seremoni
Ağlama artık diyor ekseninde dönen hikayem
Şaşmaz bir zaman kalıbına oturmuş
Olduğum yerde can sıkıntısıyla kıpırdamadan
Çevremdeki detaylar
Bilinçli tesadüfler
Sessizliğin donuk ritminin duyuları bunlar
Belki de bu yüzden kuralları adamakıllı öğrenmeliydik
Daha çocukken çığlıklar atarak kir pas içindeyken
Çaresizlik dolu gözlerinin önünde gıpta edildiği
Değerli malların alınıp satıldığı bir pazar
Ahhhhh...
Sarhoşluğunda nidalar savuran Estelyam!
Ruhum sıkan bir cenderenin kıskacında
Kıvrandığını hissediyorum yüzsüz bir tavırla
Çılgınlık bu hemde ne biçim çılgınlık!
Peşine takılıp yarattığım canavar
Ayrı güzergahlardan geçip aynı noktada buluşan
Kasılıp kavuran insanı nefessiz bırakan
Ya kontrolden çıkan ihtiraslar,
Erdemli idealler
Biliyorum yazgımın seyrini değiştiremeyeceğimi
Biliyorum kifayetsizliğine kahkahalarla güleceğini
Ama şu bir gerçek
Kalbimde aydınlanacak bilirim
Hayat tahmin edilemez bir minvalde gelişiyor
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder