26 Haziran 2014 Perşembe

Seni Yazmak Üzere, Seninle...




Gecenin sessizliğinde, 

Yattığım yerde böyle dalıp gidince

Seninle birlikte olmayı hayal etmek...


‘Ben şen bağın bülbülü 

Sense ömrümün en güzel ak gülü'
Yumma hiç gözlerimi
Göğün simasında sürgün alevim
Sana uğurlandı bil ki nefesim
Sonsuzluk ne denli kusursuz
İhtişam dolu güzellikle
Daima geride kalandır...
...



Bir mucizenin içinde

Düşünüyorum;
Bir gün beni ya sevmekten vazgeçerse...
Ah benim ezberime düşürdüğüm
Mavi masallarda özlemle işlediğim
Umutsuzluğa kapılmışım
Saçlarımı bir düşle okşa



İyiyim!

İyiyim olmasına da, 
Garip işte
İtiraflarım dışında her şey yolunda
Sen istersen yinede dokunma bu aralar
Kızıla boyanırsın salınmış iken imgelerim
Cümlelerimden ıslanırsın
İklimlerime kadar doluyum



Ayrılık zaten kursağımda canhıraş

Bildiğim bakışlarınla iliştirilmiş
Cesursan yanağını yanağımdan çek
Kaldı ki yastığına sinmiş sadakatim 



Şimdi gözlerimde ahir zaman 

Seni yazmak üzere, seninle
Bir gözyaşıdır avutulmuş kirpiklerimde
Tutuşturdu ömrü sağır adımlarına



Sen sığamadığım cümlelerim

Yakalayabileceğin kadar masalımda atlaya dur
Cesur bir düş döküldü dudaklarımdan
'Yüreğime yakın bekle!' dedi cam kesiklerim
Sakın ha fazla uzaklaşma bozulurum
Açıldığın kıyıların mehtabındayım
Taze gülfidanları ekeceğim 
Adımlarının değdiği yere 



Belki dallarına dolanırken 

Yeniden yeşertirsin bendimi
Dokunurken dikenlerinle dikkat et de
Kaybolan sevdam yara bere dolu 




Kahretsin!

Arala gözlerimi tüm samimiyetinle
Maceram daha yeni başlıyor
Söyle ömrü bütün yanası,
Kül olası yürek ah!
Söyle tüm samimiyetimle seni özlediğimi söyle! 



Ölümüne sebep hicabından kızarıyorum ya 
yine ölüyorum geceye... 



.Bazen uykum kaçıyor

Deli oluyorum hem de çok!
Odamın karanlığında aklıma sen geliyorsun
Ve diyorum ki;
İnsan hep yanar mı tomurcukken solduğuna 
Öğrenir mi bülbülün kanı gibi güle rengini verdiğini
Ve kabullenir mi? 
Hazin böyle bir aşk hikâyesini 
Böyle ıstırap ile nihayet bulduğunu




21 Haziran 2014 Cumartesi

Ben Sana Kızamıyorum







Kadın dediğin beyim;

Özlemlerini gözyaşlarıyla mı sulamalı 

Hasretini dağlara taşlara vururken
Cesaretini toplayıp koluna mı takmalı
Bilemiyorum...



Son cümlen vurucu oldu

‘Uyu kuzum benim' deyip gitmeyecektin
Başkasına saçma gelecek ama
Kirpik uçları kaç kez usulca öpüldü 
Kaç kez hayalin gözlerinde canlandı?



Bir uğur gibi olmalıydın oysa

Solgun anıları kanarken 
Adressiz son mektuplarda 
Okuduğu satırlarda yanan 
İadesiz taahhütsüz bilesin bu ayrılık



Gök meydanda 

Bu kaçıncı yutkunduğum
Gülüşe esmer karanlığa sevgilenmiş
Çağrışa dilsiz gece soğuğunda
Hayatı devşiremedim ya 
Ona yanarım



Hep sen kendince sevdin

Oysa koynumda dilini kaybeden 
İliklerine kadar üşüyen bir kardelen!
Bahçende kaç aglak başını öne eğer şimdi,
Tatlılığıyla mutluluklar saçmaya kanatlanır
Can alınmış içlerinden hiç yoktan! 



Yıkılırken kanadı kırık uçmak 

Ya avuç avuç kan kusarken
Biraz daha karanlığa kavuşmak 
Ben sana kızamıyorum 
Duygusal dünyam allak bullak



Hayat çok garip be gönlümün mültecisi! 



Hala canımı yazan şen sanır 

Kendime soracak bir sual bırakır 
Yüreğim mi yoksa mantığım mı?
Hangisi daha acı 
İçimde hep bir yorgun direnişçi



Bu kabuğun kırılmasında

Gönül hayra bulmuşken bir nefes 
En güzel günahınla, suçuyla; 
Ek derim düş bahçene nadide incimi
Şaşırt onda çocuksu sevinçlerini



N‘olur!

Bu seferde ek taze gül fidanlarını
Düşlerine yanaş adımlarının değdiği yere
Başından aşağı döküver gül yapraklarını
Sol yanını da yokla arada bir
Yavrumuzun yaşadıklarını bir ben bilirim



Şükür ya Rab 

Yar usulca öpülmeye geldi
Gözlerimin yaşını kurutmaya 
Beril sularında rüyalarımı seyretmeye 
İyi ki varsın, iyi ki hayatımdasın
Ölümüne bengisudan ellerin



Şu kalbim küsenleri görür gülümser ve der ki

Yunus ve Elif
Yusuf ve Züleyha
‘Ey aşk nerelerdesin?'



Züleyha'ya dediler; "Ay çıktı.."



Züleyha sordu; "Yusuf mu baktı?"



Bazen dört beş paragraf,

Bazen tek cümlede olsa içimdekini anlatmaya, 
Derdimi akıtmaya yetiyor
Üç kız kardeşi; 
Umut, İnanç ve Sevgiyi


14 Haziran 2014 Cumartesi

Söz Dediğin Yaş Deridir



Biz kadınlar bir bilmeceden ibaretiz. Aklımızdan geçirmediğimizi bir anlamda anlayanlar kelimelere, cümlelere hep takılırlar. Gelgelelim, ruh yanlış bir yargıdan dönerken hiç bir inceliği unutmaz. Bize karşı gösterilen ne o sıcak ilgiyi ne de o kardeşçe konuşmalardaki o yüce açık yürekliliği.

Aslında aşkın aydınlığıdır mantığı yürütebilen gönüldeki antsa en güzel özelliğidir, kim suçlayabilir ki kadınları?

Yinede türlü oyunlar eder yaklaşır, geri çekilir; bir görünür bir saklanır paldır küldür içini döker, acıları içlerinden didik didik etmeye dalar. Hayatımız o ka-dar yoğun geçer, duygularla o kadar büyük sıkıntılar çeker ki, hangisini acı diye nitelendirmeliyiz?

Belki de her şeyin cevabı içgüdüsel üç kız kardeş; Umut, İnanç ve Sevgiyi kara-kışa, yağmura rüzgârla-ra teslim etmekte. Mutsuzlukla erdemli olurken aynı anda ilerlemek



8 Haziran 2014 Pazar

Ayrılığıyla Özlemiyle Bikarar



Mirim; 

Eskiden erkekler yerine göre 
Ölmesini de bilirlerdi, 
Sevmesini de… 

O donuk bakışlarında 
Şu militan duruşun yok mu? 
Kolumu kanadımı nasılda kırık bırakıyor…

Suretimde bir kardelen üşüyor
Bir uçurumun ağzında lapa lapa kar altında
En içten suskuları canhıraş!
Dibinde birden uyanıveriyorum
Artık yapabildiğim tek şey 
Buz bağlarken yüreğimi dağlamak… 

Doğru ya;
Gönül diyaloğuna dalmışım
Bön yüzüne her gün biraz daha arı,
Biraz daha net olarak 

Sesim yok ki, sızlanayım;
Sözüm yok ki, acımı anlatayım 

Çiçeği burnunda eyvahlar ki 
Nevbaharım
Bütün bu dalavereciliğin ortasında
Gördüm bilmeden haspaları
Gerçekte cellâtken 
Kendini kurban gibi gösterenleri 

Her birimiz birer yasenya değil miyiz? 

Kaldı ki gerçek mutluluk gibi
Mutsuzluk da bizi derin düşüncelere sürüklüyor
Sağduyumun gözleri hep mi çapak 

Şimdi düşün maziyi
Hayalin dümeni ne zamandır oynaşta
Bir sarmaşık dolanmış köklerime
Kendine taze diyor 
Acı çağla tadında 

Doğru ya 
Acı çekmekse boyun eğmek 
Gönül bu 
Deryasında cariyede olunur sevgilide 
Felek ki kaderi yazmışsa gövdeye 
Görmezliğe kucak açmak niye 

Bikarar! 
Bütün o kırılmış umutlar
Ölü doğmuş istekler
Yarım kalan yarınlar…

Bilmem nasıl söylenir
Uydurma bir mutluluğun kanatları altında
‘Kadınlar birbirinin kulağına ne fısıldar
Değer kime, neye verilir…’
Sınanmasak artık

Ruhu yavaş yavaş üzüntüye boğsamda 
Şiirin asaleti son rötuşlarımda
Çıkarların ipinden çekilmiş
Ondan mıdır zavallı 
Dizginlerini bırakmıyor

Kimin tatlı sözlerle okşanmadı ruhu
Ardına birinin düşmesinden ya korktu, 
Ya da bir erkeğe istemeyerek de olsa
Sevgiyi aşılamayı suç gibi gördü 

Şurasına kadar dalıyorum dip not adına
Hayat bir dramaysa! 
Ayrılığıyla özlemiyle 

Yok...
İçimden bir ses ayakta alkışlan diyor
Kabuğundan çıkar üzünçleri 
Sol yanına koy

Harekete geçir mavi düşleri
Neye mal olursa olsun 
Yeter ki kızıl ve kırgın
Soluksuz kalırken avuçlarım 
Biriksin dırdır ve vır vır
Yalancı bahara inat
Parmak uçlarım!