Tam da dediğin gibi;
o çok ender yakalanan değerini bulunca huzurun
korkmuyorum artık düşüncelere gömülüp iç sesimle söyleşmeye
Bir adamın ağıtları dizindeyken
öpebilirsin sessizliği tutup kenarından bıkmadan
Ya üzerine gelenler iyilik istemez duvarların gerisine çekilir
Ya da yüzlerinde ‘Bize ne oluyor ‘mimiyi oluşturur
‘Babamın kızıyım ben haksızlığa gelemem
Takdir ediliyorsak değil ,taklit ediliyorsak başarmışız demek!’
Oysa kusacak göbek bağından ayrılıkları tadında
incitildiğini belli etmemeye çalışarak
bakışlarını yere indirmiştir
bırak sabır göstermek
nereye gidebilir soğuk renklere soyunmuşken
çekilen ahlar amalar
Aslında cevabı ayan beyan hazırdır
her şey o ağzın yüzün bir dile sahip olunca
kulağında kısacık bir yolculuktur öfke
tüm saflığı baki kalacak
ilelebet sol yanımızla
Tedirgin hali vardır bugün eski günlerinde uyananlar
İkna etmeye çalışır kendini iki kısık kahkaha sonrası
her an gardını almış bir aksilik bekleyen
mutlu olmaya alışkın olmayan kadınlar
Geçmişindeki büyük sırlar seninkinden değil ama
dayanma gücünün son kırıntıları
şairinin altını çizdiği tam da dediği gibi delirmenin
‘Çaresiz yüreğin ara dili yok ki!’
nedenini anlamasa da bu kadarına razı
canını yakar birilerinin dişleri arasında dırdır
En çirkin anlar değil midir her seferinde baştan almak
hep en son dakikada kazara doğumdan
tam her şeyi aştım dendiğinde,
öyle bir şey yapılır ki aşamadığın ortaya çıkar
Ömrün aşkın huzurunda
yavaş ama kararlı adımlarla
ara ara gelen hıçkırık sesleri duyarım geceleri
nedensizce içim sızlar ama etkili değil
kurşunlarla örülüdür çünkü mekan
Galiba gülmeyi özlemişiz bilmediğim
umuda gülerken düşünceli ama delice
hayatımızdaki en güzel armağan doğruları konuşan
küçük dokunuşlar sözcüklerden daha önemli kılan
Başımı döndüren kokun eşliğinde
Canıma can katan gülüşün
İyi ki varsın
İyi ki aldığım her nefes yanında…
En büyük ödülüm
elimde şu değersiz dediğin kağıtlar kalemler
mekanlarla örülü anın yaşamdan gevşekliğiyle çalınan
sırf söylenmek için fazla şeyi yaşamış ve paylaşmışız
bitince de yine kılıksız adamlar gibi nasılda geceye teslim edilmişiz