27 Mart 2015 Cuma

Bir Sızının Vasiyetidir Bu Şiir

Mor menekşelerin gri susuşları 
Kuytuda açan acının rengi 
Tek gecelik sadakalarıın biçareleri
Kıymeti bilinmemiş gecede kör
Verilmiş sözcüklerle 
Aforoz edilir
Kendi sessizliğinle öpüşür.


Mutlu ve Özgür ihtilaller
Nereden geldi tüm bu ölüm susuşlar
Ateş kendilerini yaprak uçlarında yakar
Yinede şiir kokar hercai menekşeler
Tazesi düşer şafağa biriktirir


Aşkın tozlu raflarına kaderi serip
Farkındalıkları parlak beyaz bir ışık
Lakin keşfetmeden sınırı tahammül
İçsel yaşantının gitmeleri..


Hayat sadece yürek atışı! 
Hiçbir şeyi yargılamadan
Her şey olduğu gibi kabullenen

Oysa yanı başında çiçeği burnunda ak günler 

Saklarken huzmesini nefretlerin?
Gündelik telaşlara göz yaşı ile düşer
Gittikçe çöreklenmese damarlara
Yoksa güngörmemiş acılar çekilir 



Oy benim dört duvar lunapark sessizliğim..

Oy benim kanadı kırık ısmarlama arzularım

Bahara berduş zamansız yağmurlarım 

Küçük bir serçede kadınlık düşlerim

Yalın ayak geçip gidiyor bir gün daha
Ardından gitmeliyim...


Dahası var
''Yağmalanıyor dil 
Kanı çekiliyor
Sinirleri bozuluyor
Endişeye kapılıyor
Tutuklu bir merminin en zayıf yerinde 
Ha patladı ha patlayacak!..'' 


Biliyorum..ahhh..ahh
Farkına varacak biliyorum
Yazacak hep dip not aşkına
Yüzün sureti düştükçe renklere
Usulca kendine..
Yağmur kokulu düşlere
Karşısında bulacak Eylül'ü?


Hastalık, ölüm, talihsizlik kaçınılmaz
Uzatacak elini doymamış yüreğe
Kırılgan düşbükenlerin
Yetim bir çift yolcusu gözlere
Bir uzun havada yaşanacak sözcüklere..


Ahh..Uysal ömür!..Ahh
Bilirsin ışık karanlığı yargılamaz
Ne kadar güçlü olsada sol tarafa 
Kabulleniş her nefesle damarlardan çekilir
Bir bağımlılık yaratır 
Bilip bilmeden zaman sarhoşluğuna


Yaşamın sınırları ve kaçınılmazlığı 
Gölgeleri karaltan tahammül
Aradığın biçareliği
Her istediğini yapan hain uçurum! 

Az sonra
Kendin boğulurken siyahın keşmekeşliğinde
Yırtık bir perdenin ardından fısılda
Huzuru boğuyorsun parmakların arasında..

Ah leyli/m sarılışlarla
'Bin bir nezaketde, 
İncelik ve esneklikle 
Savaşarak kabullen
Birlikte büyüyerek özgür ol
Kendini koru 
Eğit dizginle!
Bir sızının doymamış şerefine..'


İlknur Yıldırım


18 Mart 2015 Çarşamba

YAŞAMIN TEK BİR ANAHTAR CÜMLESİ VAR şiir İlknur Yıldırım yorum NİLGÜN PAKSOY & SES VE KLİP TASARIM



Ben biliyorum artık 
Bir telaş sözcüğü ile başlar mübarek
Eli öpülesi sonsuzluk!
Ziyaret süresi kısa lakin ayrılık 
Cümlelerin ilk yarısını söyleyebilmek 
Diğer yarısıyla bir başka bayrama kalmak..

Mezarına gelemedim biliyor musun?
Kaçıp kaçıp toprağını öpemedim
Kurban olduğum 
Özledim..
Üç beş nöbetlerinde soluğum

Biliyorum üzüleceksin ama yinede 
Küçük bir düşün çocuk bedeniyle
Öyle çok acıyor ki sol yanımla
Büyütüyor büyüyorum beyaz güvercinle

Hani saçımı okşar çakal kızım derdin ya
Telaş yapma bu bayram sabahı ANNE
Bekledim yine beklerim sabırsızlıkla!

İnleme öncesi 
Bir gece uçuğu... 
‘Demli bir çayını içesim geldi 
Yaptığın su böreğini yiyesim geldi
O uzun keyifli bayram tatillerini
Ev gezmelerini
Kısa hal hatır sormalarını
Bayram şekerlerini
Kolonya ikramlarını
Bayram harçlıklarını
Ve daha bir dolu küçük ayrıntıları'
Özleyesim geldi..

En çok da dualarını özledim ana!
Yüreğimde damla damla
Belki durgun sana
Belki de yorgun bana
Yinede mutlu
Yinede umutlu
Yinede sevgi dolu
________________

Kaç tespih dağılır çığlığım da 
Sol yanım vaveylada 
Duymasam da gülüşünü savur sineme 
Öleyim bin defa da olsa ‘nefessiz' sesine!

Sığdırabilmek uğruna 
Ağlamalar ardına
Hissettiririm yinede göremese 
Ve Eylülle anlatırım çokça
Yarım yamalak yüreğime

Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler 

Ey Hayat!
Bilemedin değerini nasıl bildiğini..
Kırılgan ve saydamlığını
Karşılıklı suskunluğunu
Neyi nasıl anladığını
Sondan ilk cümleni
Silik ve okunaksızlığını
Kim kimi unutmaz bu ateşler/ağıtlarını?..

Geceden nasıl olsa sıraya girdiler
Bir inatla göz kapaklarıma isyan ettiler
İtiraf içeren gözyaşlarını ruhuma sundular 
Bildiler de gittiler, giderken de bildiler
Şimdi ellerin o ses olsalar
Ki ben sussam öpsen, dağılır bu sisler!..

TARİFSİZDİR SEVMEK -şiir İlknur Yıldırım yorum Nermin Girisit


Sağırdır geceler
konuşmayı beceremeyen..
Anlamış mıdır?
Susamışsa umut kırıntısı
Elini usul usul, korka korka tutan
Yalanları halen saklıyor
Emanet ettiği kalleş yıllar
Şaşırmış bir sancı
Tuhaf bir teslimiyet
Kendi haresine hapsolmuş
En yakın sırdaşı
Ölüyor zaman.
Her gün büyüyen sabrın
Ömrün anlar haykırması
‘Seni asla ihmal etmeyeceğim’
Diye beslenen yürek eksikliği
Gelip geçer mi telaşı
Sahnesinde ruhu okşayan
Bak sarınıyor bir kadın
Gözleri ıslak çığlığında
Fısıldıyor usulca
Bekle..
Çaresizdir bilir mısralık şiirler
Bilirde kadeh kadeh içerken
Bir tutam hayat kelepçesi
Şimdi otur karşıma konuş der
Aşkın yüzünü anlat’.
‘.

Ruhumun Sesi Ney Sesi - şiir İlknur Yıldırım yorum Nermin Girisit

Eşiğine sus düştüğüm sabahlar
Gel fikrime dalaş 
Nerede dost , güven , emek ,sevgi, vefa 
Nerde?.. 

Yüzler şimdi mi birbirine yabancı 
Kimliğin gaddar erkeği 
Fettan kadını..
Olur olmaza cinnet doğuran!..

Kasımda kuduran dalgalar gibi depreşken
Sisli düşler peşpeşe fırlatırken taşları 
Hep bana mı isabet eder.. 
Büyüklüğün olanca gaileleri 
Kendi üzerime yığmışken 
Bir öfke kusmasıydı hayat..

İncinmeye görsün 
Salaş yüreğimin ciğerleri
Çekilince anımsayışlar 
Hüzün tanımsızlaşır mı! 
Ya boğazıma? 
Öfke geldiğinde akıl uçar mı!

Söz temsili bahanem.. 
Tatmaya görsün dilim 
Sesimin tonu yetişemiyor
Umut ki çaresiz ihtişama aldanan

Var sen düşün 
Öpüşen yaralı tanrıçam 
Nefis denen o ten tozu..
Bende müebbet, 
Özlemine tutanak
Komalık 
Körpecik 

Korkuyu belli edip olmasam 
Yine itirafı öpen bir eşkâldeyim 
Hep kulaklarımı tıkamalıyım
Nefsin cilvelerinde boğulurken
Ki benlik farklılığın bir hikayesi 
Derken...kapılarında vedalaşayım.

Ciğerimin soluğunu, 
Tekrar koyar mıyım önüme 
Dar gelmeyecek makberi kimler kazsın 
Tövbeye zamanı yok 
Zühre'ydi ,Süveyda'ydı.. 
Adım ne bilesin?

İknasına kanmamış yüzleşmeler 
Körpe yeminler dağılsın orucum! 
Ben masalımı sildim 
Gıyabı gezerken 
Çarpmaz oldu kör ve duygusuz 
Tütsüler kokuyor şimdi bedenim 
Ruhumun sesi ney sesi!

3 Mart 2015 Salı

Niçin Bir Aşık Ruh İkizini Ölesiye Sever ki




hasbıhal yüreğimin aynası ikiye bölünmüş

kaderinde kavuşulması planlanmış

emin ol bu düşünceler çoğunluktadır;

ya diğer yarımı bulamazsam
ya bu sevdadan nasibimi alamazsam?



sanırım biri beni gözetliyor vahametinle

tam da zamana şikayet edecekken

dünya rahmine düşmüşüm
yürek bakış ve aşk meselesi buysa
kor öncesi yakalanmış 
eş ruhum ile karışmışım



belli ki hissedilmeyen iki kanat çırpınışı

iki ayrı dinden

sonuçta yaratılmışız ya özümsenirken
niçin duygularıma bu göndermeler



yazması o kadar da kolay olmuyormuş

takdir edersin ki izlemekten yoruldum

lakin boşluğunda gayya doruklarında
sürüklemiş alfabemi bir puzzle 
çözebilene aşk olsun
erdiyse ki muradına doğum öncesi
gözlerimin orta yerinde 
iki kelime...



bu öyle bir çaresizlik ki

kendine olan itirafıyla kandırılmış

gecenin karanlık dünyasında
kendi melodisinde şifrelenmiş
kodlarını çözen yollara düşmüş
bu kadar gize, acıya
hasret öylesi yakmış ki
kurşunları kırdırmış aşka ve evliliğe
benliği olmayan kader dinine
nasıl olduysa yine doğumla ayrılmış
hiç hesap etmemiş
onda neler kaybedeceğini



arayış içinde kavuşamamak

kabul buyurulur ki aynı özün parçası

aslında seviyor mu sorusu 
hep seviliyor muydu acaba diye sorgusu



hani bir söz vardır

hayatın dengesi hep bir fotoğraf karesinden yansır 

ne yoksa var zihnimin ikircil sularında 
nezaketten, zarafetten ve anlayıştan dem vurmuş
kandırılmıştır kadın erkek
nicedir manasını arama sevdasında



bu ruh ikizim ahhh yok mu bu ruh ikizim!

bedenim hayat gücüm

farkında değil mi 
bu ütopik dünya bizim neyimize yorumlanışı
zihnimiz kazınmış yol ayrımlarında
kopardığı kıyameti sorguluyor,
asla ayrılamayız diyor
kader bizi birleştirdiğinde