25 Nisan 2014 Cuma

Aza Yetinmekti Tek Bildiğim



 
Gözünü sevdiğim yalnızlığım
Ağlamaklı bir iç borca girdim
Mayın döşeli alnıma
Pişmanlığın adımlarını attırma!

 
Şimdi cam kırıklarına basarak
Üstü kalsın hesapları ödüyorum
Kelimesiz ve de hecesiz
Kendim, kendimi avutur desem
Buydu galiba yalnız olmanın iması

 
İçime yerleşen zapt edemediğim bir çılgınlık nöbeti

 
Sevimli bir gözyaşı bin bozgunum
Bir kavuşmam bin ayrılığım
Ve bir ölüm rüyası
Kırılmış da sanki rüzgârına küsmüş
Uykulardan kaçtığı kaçıncı gün telaşı
Bana hiçbir zaman bu kadar soğuk bakmamış
Benimle bu kadar soğuk konuşmamıştı
 
 


Canım uyandır beni!

...Çünkü senle boğuşuyorum


Ah, ben meğer neymişim!
Bölüştüğüm kadar nefes alıyorum
Birde sorumluluğumun bilincinde
Yüklenmese içten içe duygularım


Sence şiir örülen koca bir duvar mı?
Bu duvara göz ucuyla bakma
Sevgiyle, yürekle koyuldu harcı
Büyük bir dikkat ve cesaretle tuğlaları dizildi
Yıkılmayacağını bir bilsem…


Neye sarılsam bana yine de vefayı hatırlatıyor,
Vefasızlığımı vurma sakın gelişigüzel


Eğer elimde olsaydı
Gözyaşlarıma kalk git derdim
Git vur kapısını kırarcasına
Seni kırdığı gibi çıkar karşına
Hissetsin kirpiklerinde ölümü
Öğrensin sevmenin ne demek olduğunu


Neylersin işte umutsuzluk benimkisi…
Gözden ırak olan gönülden uzak olurmuş
Uzakta olup içinde olmayı becerebilir miyim?
Yoksa kapı önü nöbetine mi yatırmalı şu bedeni

 
Ömür dillerde bitmeyen özveride
Yüzlerde binlerce sitem
Bakmasa, duymasa
Günlerce, aylarca belki
Laik olmadığı belli ki utancı
Getir getirebilirsen yanında yarınlarını!







 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder