Yemyeşil bir örtünün bilinmez bir yerinde
Mavi bir gök sessiz bir yer
Bir yağmur ikindisi şuuruyla baş başa
Şaha kalkmış bir kadın
Özünde gizli bir hayat habercisi
Okşuyor arifçe has hamuruyla
Arsız figürde solan içindeki çocuğu
Dokunda yanma hadi zarifçe !Anla ve anlat şimdi umutsuzluğun kıskacını
İnan ve inandır zamanın sarkacını
Yaşadığım bu uyur gezer şairliğime
Bakma bana öyle gül-be-şekerin olayım
Bazen deli bir tay kıvraklığın özünde
Acıtmaz gibi durursun
Racon kesersin sözünde
Birde kapris yaptın mı
Nazın tavan yapar bala pekmez katar
İşte bunlar gözünden sürme çalar
Sevda olup açılır
Köşe bucak saçılır...
Albenisi bol olan
Her dem andığımda ürkek bir ceylan
Aşka misal sandıklarım
Küllenmiş közü yoktur
Tende yandığının ise
Gamzelerinin çukuruna ekilmiş
Kokulu pembe gülleriyle gül-şenine!
Neşelidir tomurcuğunun goncası
Çiğ taneleriyle mühür gözlere
Helalinden gelip öpülmüş
Duasında sevgi umut özlemiyle...Ay uyusa bilirsin ki yıldız körelmez geceye
Çevrede yüz yılın kahır yükü yorgunluğu
O kadar tenha ki yaşamda kimseler anlamıyorSeninle giriyorum hayatın yorumuna
Sevdan dediğim, mavi boncuğum
Uzat boynunu kokulu güllerime
Söylen susma ,ağustos böceğine
Öp uykularımı yak yüreğine
Ki bu yangın hiç sönmesin
Biz ki
Derin sulardan geçmişiz kimsecikler görmemiş
İki ayrı çiçeğin özünden
Kaynar kazanlarda kaynamışız iki kök boyasıyız
Ayrı renklerle boyanmış iki çileyiz
Sonuçta
Aynı çulun nakışıylaSonuçta
Sarmaş dolaş kucaklaşmadık mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder