Cezbe suyun akışına varmadan
Suya çağrılan akışını uyandırmadan
Duymanı isterdim içimdeki protestoyu
Sorgulanırken sonbahara neşemi
Gözlerimin içine baka baka
İzlersin hiçliğe resmedilmeyi
Ne kadar kabullenmeseler zihnimde eskitmeyi
Başka bir sonuç yok muydu?
Konuşmamak için susmak gerekirmiş
Anlat o zaman şu yaşta ey kalbim
Kendime olan ihanetimi
Tertemiz bir çiçek kadar masumsan
Günün ağrıları önümden geçiyor nefretiyle
Körleşiyor bak kalabalığına inat
Geceyi gündüzüme katıyor
Leke gibi duruyorken üstümde
Büyüyor dağılıyor
Günah keçisi gibi
Diz çöktürüyor
Zırhını takıyor kızgın bir kuma deviriyor
Mahzun sesiyle de
Haklısın kahretsin
Yinede sen karışma diyor gözümün nuru
Yüzleşmesi gereken biri varsa
Daha yazılmamış bir romanım
Okumak gibi içinde barınıyorum
Yaşanmamışlığın geride kalanlarımıza
Kaç tövbeler giyindim bir bilsen
İki büklüm dikenli büyüsüyle
Birazda kendimin katili yüzümle
Bin bir acıyı gizlerken
Bundandı gücenmiş hassasiyetim
Sen gibi hiç yakışmadı üstüme
Tüneller...labirentler...merdivenler...mahzenler
Bütün bunlar bana acı veren sözcükler
Aklımı çelen bir ses sessizce gidip gelmeye başlar
Muhtaçsın öbür türlü sevmekten niçin korkarsın!
Katlandığın yerden
Sayfalarını yavaş yavaş çevirmeye dur
Bir tablo gibi her bakıldığında değişirsin
Gözler dikkat kesilmişse nöbete
Her seferinde ateşle onarılmaya
Karanfil koklar gibi hep heyecanlıyım
Anladım sevmekte gönlümüze farzmış
Ki affediliyor peşinen
Ve bu nihai karara inan yazık olurmuş !
İfadesiz bir biletle yüzleşirken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder