Küf kokulu battaniyemin altında
Kuyruklu yıldızı gökyüzünde izlediğim
O karanlık gece yarısına
Yıllar sonra,
Bir başka gece yarısına
Evden sarsıla sarsıla uzaklaştığım o güne
O gece uzaklaşırken...
Keskin soğuk kaldırımlar
Çiçek çiçek kokuyordu her köşe
Üstüme düşen ay mavisi ışığı
Aklıma ve kalbime ait
Tüm sınırları zorladığım
Deniz kokulu rüzğar
Yüzümü her okşadığında
Kızılay'ın arka sokaklarında bulurdum kendimi
Ve yürürdüm
Bana ait olmayan ayaklarımla
Ağzımı bıçak açmazdı
Aklımda bir sürü konu köşe kapmaca oynardı
En çokta özlediğim satırlara bırakırdı kendini
'Sakın bir yere ayrılma
Bu kez mutlaka döneceğim...'
Daha farklı bir kâbus sanırım
Önüme bırakıp gittiğim dokuz yaş
Yaptığım bir anlamda
Büyümekle ilgiliydi galiba
Çocukluk işte !
Yazdıklarımı okuyorum şimdilerde
Gözlerimde yine o tanıdık endişe
Orada bir şey arıyor gibi
Ne kadar beklediğini hatırlamıyorum
Soluğumu tutarak
‘Zaman'ı düşünüyorum
‘Yaşam'ı düşünüyorum
Yaşamın soğuk gerçeğini
‘Gerçek beni ‘
‘Hadi kızım aç gözlerini ,
Eve gidiyoruz.' demeyecekti.
Biliyorum...
Dudaklarımdan dökülen kelimeler
İçimin derinliklerinde saklı duran
Aklım hangi coğrafyalarda
Geziniyor
Kalbimden geçip ruhuma aktığını
Ahhh..Görebilsem
Daha çok ‘bilinmeze' doğru olan
Bir yolculuk bu
Sokak lambasının altında
Ardımdan bakılsaydı
Aslında en yakınımdaki kişinin
Duygularımı köşe bucak gizlediğini
En uzaktaki kişininse
Aslında benim kendim olduğumdu
Utangaç ifadem bu gece
Bilmeceyi andıran
Kristalden yapılmış
Kırılgan çocukluk düşlerim
Sevmek, yitirmek, özlem...
Delice damarlarımda dolaşan
Bu yalnızlık
Zayıf ve ürkek tüm bu saydıklarım
Kontrolsüz yangına ait
Alevlerini salmış,
Silikleşerek benle kaybolmuşsa
Çocukluğum ve ben
İki gölgeden başka bir şey değildik
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder