Eskiden de öksüzdü sevmeler
Susarak anlatır şimdi
belleğim
Secde sonrasıyla
duam
Uyandır beni rüyadayım
Hayali bir tebessümde
goncam
Bir eksik hikâye mi
var koynumda saklanan
Kırkına henüz
girmiş masumiyet
Uykusuzluğumun
tanıklığı
Beni davet et
ötelere
Sal hadi çocuk
kalmış yanımı
Satırlarımda ufalansam
da
Öp aşktan yoksun
zamanı
Öp... Öp..bir daha
Ama vedalaşma yanık
maziden
Günün ilk çeyreğine
uyurken
Alnımda ince
işlemeli gün tamburuna
Oysa kaderimi uyurken
hiç görmedim çocuk!
Sükût-u hayal
Belki de deli bir
kız içim
Soyundukça ruhumda
giyinir
Saf düşlerim bu
yüzden mi adımlar
Benliği kanayan göçebe kökleri gibi
Sürülerinin ağır
toynaklarıyla
Çiğnendi çiğnendi
Nakşı bitmemişken
yürek kanaviçesi
Söyle
Kadere razı gelmekse
bunun adı
Susayım öyleyse
Bir hayalin
kucağında
Sırları seslere
doğurgan
Asma kilitli ahşap kapılar
Ezberletse de aşkın mührünü
Gerisini söyletme aceleyle
Kapat
dillendirmeden yüreğimi
Niyeti kaderin
İsyan etmede
Acı bir gülümsemenin orta yerinde
Resmetti adı konmamış figüranlar
Giydiremezken kimsesizliği
Gel pay edelim ne erken,
nede geç
Boynumda ağır vebal kalemim
Hani yakan gülüşümü
çizecektiniz tuvale
Sıcacık bir nefesin
sefaletinde
Söylenmemiş dilimde şiir dizeler
İçimden ruhumun
çekildiği
Bitmesine yakın
yazıldı şekiller
Lakin rengi belli
Şu günün hakkı için
Bilmem kaç aceleci
rüya
Emir kipiyle daha
fısıldar
Gün doğmadan
Aklımın köşesinden geçer
Deli gibi yorgun öylece durmakta
Düşüyor masallarıma
bir Leyla
Kurşun yarası gibi
her zerrem
Karar ver geç olmadan sırma saçlı
Yasak meyvelere
düşünce isyan
Giydirecek nasıl
olsa hiçliği
Ah… Ah…
Yeminli şahit
mahşere
Ölüm hiçtir zehir sözlüm
Titrek dudaklarım
su misali
Dilimi kenetleyen sessizlik
Yalnızlığımın nabzına
dudak bükmüş
Yüreğim şerbetine üşüyor
Ya gözlerin?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder